Bizi Ben'e Tercih Etmek: Beyin, Tartışma ve Sevginin Emeği
Bu blog bir serinin ilk paylaşımıdır.
Sophia Şeyma Mamedova
4/2/20252 min oku
Bir tartışma sırasında, olayların sıcaklığıyla insanlar içgüdüsel olarak bencil davranmaya yatkındır. Bu bir karakter kusuru değil, beynimizin yapısından kaynaklanan doğal bir tepki—kendini koruma içgüdüsü. Beyin taramaları göstermektedir ki, yüksek stres anlarında amigdala, prefrontal korteks devreye girip davranışları düzenleyemeden önce harekete geçer. Amigdalanın vazifesi tehditleri algılamak ve hayatta kalma tepkilerini tetiklemektir. Prefrontal korteksin vazifesi ise mantıklı ve rasyonel düşünmeyi sağlamaktır. Sonuç olarak, birçok kişi yüksek stres anlarında bencil kararlar alırlar. Peki, bu durumda insanları kendilerini seçtikleri için suçlayamayız değil mi? Değil. Çünkü artık 15 yaşında değiliz. Eğer buraya kadar bu yazıyı okuduysanız, büyük ihtimalle olgunlaşmış prefrontal korteksinize hakkını verebilecek yaştasınız. Güzel haber şu ki, bu beceriler çoğumuz için doğuştan gelmez; hayat boyunca öğrenilir ve geliştirilebilir. İşte burada, bu becerileri güçlendirmek için birlikte beyin fırtınası yaparak çözümler üzerinde çalışacağız!
Öncelikli odak noktanız kendiniz olmalı. Bu kulağa kolay gelebilir, çünkü insanlar doğası gereği kendini ön planda tutmaya meyillidir. Ancak işin ironik tarafı şu ki, sorumluluk almamız gerektiğinde bu bencilliği kendimize yöneltmeyiz. Hatalarımızla doğrudan yüzleşmek yerine dolaylı yollar seçeriz—tıpkı birinin kulağına en yakın eliyle dokunmak yerine, ters eli başının arkasından dolandırarak ulaşmaya çalışması gibi. Bu metafor, partnerimizin hatalarını, kusurlarını, tutulmayan sözlerini ve bize verdikleri ya da vermedikleri tepkilerin bizde nasıl izler bıraktığını detaylıca inceleyip sorgulamamızı, ancak kendi hislerimize, duygularımızın ardındaki işleyişe ve bizi tekrar tekrar aynı döngülere sokan davranış kalıplarımıza odaklanmamamızı anlatıyor.
Bakış açınızı değiştirebilmek için partnerinizin doğru yaptığı şeylere dikkat edin. Sonsuz olasılıklar arasından neden onu seçtiğinizi kendinize hatırlatın. O sizin rakibiniz değil, sizin takım arkadaşınız. Tabii ki bunu bir tartışmanın ortasında kendinize hatırlatamazsınız; bu insani ve doğaldır. Ancak, tartışmalar dışında zihninizi hazırlayabilir ve tepkilerinizi şekillendirebilirsiniz. Partnerinizin sizi mutlu eden küçük davranışlarını düşünerek bu alışkanlığı geliştirin. Kendinize sık sık "Biz bir takımız" diye tekrar edin. Geçmiş tartışmalarınızı gözden geçirip daha yapıcı yanıtlar üretmeye çalışın—yalnızca sözcüklerinizi değil, ses tonunuzu ve beden dilinizi de çalışın. Partnerinize nasıl bakmak isterdiniz? Sıktığınız dişlerinizle mi, yoksa yumuşak bir gülüşünüzle mi? Öfkeden hızla atan kalbinizin sizi susturmasını mı yoksa kollarınızı açarak “tartışmayı” karşılamayı mı tercih ederdiniz? Tekrar ber terkar deneyin.
Bu, sırf tartışmalardan kaçınmak için her şeye katlanmanız gerektiği anlamına gelmez. Aksi takdirde, zamanla kendinizi, özsaygınızı ve ilişkinize olan güveninizi kaybedersiniz. Bunun yerine, her şeyi açıkça ortaya koyun—hangi konularda hemfikir olduğunuzu ve hangi konularda anlaşamadığınızı belirleyin. Partnerinizden de aynısını yapmasını isteyin. Birbirinizi hislerini doğrulayan, kapsayıcı ve yapıcı geri bildirimlerde bulunun. Duygu ve düşüncelerinizi ifade edin; ancak bunu, partnerinizin size yaptığı yada yapmadığı şeyler üzerinden değil, sizin ne hissettiğiniz ve düşündüğünüz üzerinden yapın.